Yalnız ama afili değil
İzmirli rock grubu 6. Cadde’nin solisti olarak ‘Sabuha’yı söylerken tanıdık onu. Emre Aydın artık tek başına müzik yapıyor.
Aydın, ilk albümü ‘Afili Yalnızlık’la genç kızların sevgilisi olmanın ötesine geçeceğini kanıtladı. Zaten parçaların bir kısmı dillere dolandı bile.
Son zamanlarda her yerde onun sesi; ‘Belki bir gün özlersin, başka adamlarla başka şehirlerde yürürken’ diyor. Sesi ve şarkıları akla birçok adı getirse de Emre Aydın kimselere, hele de yaşıtlarına benzemiyor, kız istemeye gitse annenin de, babanın da gönlünü çalacak cinsten, efendi bir çocuk. ‘Ben de gençliğimde normal, herkes gibi metalciydim,’ diyor, ‘normal olarak üniversitede Bukowski okudum.’ Ama Edip Can-sever ve Cemal Süreya da okuyor ve şarkılarında bu topraklarda yaşanan aşklardan bahsediyor.
# İzmirli misin?
Antalyalıyım, İzmir’de üniversite okudum, yine orada bar grup-larında falan çaldım.
# 6. Cadde adını nereden almıştı?
Özel bir anlamı yok. ‘Sing a Song’ yarışmasına giderken bir isim gerekiyordu, öyle koyduk. Ankara’da bir caddenin adı galiba.
# 6.Cadde ile yaptığınız ‘Sabuha’ rock’çıların cover’ladığı ilk arabesk parçalardan biri galiba. Niye onu tercih ettiniz?
‘Sing a Song’ yarışmasında MaNga ile finale kaldık. Şarkı dönüyordu, insanlar oy atıyordu, bir de cover yapın, en alakasız şeyi bulup cover’larsa-nız daha iyi olur dendi. Biz de onu seçtik. Sonra ‘Sabuha’ beğenilince o parçayla çıkıldı. Bir albümde tek bir parça cover olabilir ama parçalara çok oynanmasından yana değilim ben.
# Umay Umay’ın ‘Hareket Vakti’ni cover’lamışsın.
Çok seviyorum onun şarkılarını. Yalnızlık teması üzerine düşünürken alt başlıklar belirledim, ‘gitmek’, ‘kalmak’ diye. İlk aklıma gelen o parça oldu o.
# Şiir sevdiğini okudum.
Cemal Süreya, Edip Cansever; ‘Sonrası Kalır’, ikinci cildini çok seviyorum. ‘Bezik Oynayan Kadın-lar’... İkinci Yeni seviyorum zaten.
Dövmesi bile yok
# Daha genç şairleri de okuyor musun? Küçük İskender mesela?
Başarılı buluyorum onu da. Attila İlhan sevdirdi bana şiiri. Varlık gibi dergileri de takip ediyorum. Ama bir adamı beğeniyorum mesela, bakıyorum internetten, vefat etmiş. Orası daha tutucu bir yer galiba. Genç birilerine fırsat vermiyorlar sanki, bilemiyorum.
# Şiir dışında okuyor musun?
Travian okuyorum, iyi zaman geçirmemi sağlayacak şeyleri tercih ediyorum. Üniversitedeyken, normal, Bukowski okudum herkes gibi.
# Gençliğinde Bukowski okuyanlar kendilerini çok önemseyebiliyor.
Ben ondan hoşlanmıyorum işte. Sırf bu yüzden yıllarca Nietzsche okumadım. Sonra okuduğumda çevirisinden memnun olmadığım için okumamış gibi oldum. O halden hiç hoşlanmıyorum ben. Bir danışma kurulu var, ona ait olma hali. Bukowski okunacak, duvarda Nietsche posteri olacak, mümkünse kimsenin bilmediği grupların ismi bilinecek. Başka birkaç şey daha var ama anımsamıyorum şimdi.
# Dövmen var mı?
Yok, dövmem yok. Belki İzmir olduğu için bizim tayfada dövme merakı pek yoktu.
# Türkçe rock yapanların çoğu sanki New York’ta yaşıyorlarmış da Türkçe söz yazıyorlarmış gibiler. Sen de rock’tan besleniyorsun ama şarkıların böyle değil. Bunun sebebi ne sence?
Neticede buralıyım, insan ne kadar etnik müziğini dinlemem dese de -ki zaman zaman severek dinlerim- bir yerden kulağınıza doluyor o müzik. İstanbul’da, sadece rock piyasası için de değil, piyasa şartlarına göre daha alternatif müzik yapan bir güruh var ki onlar iyice elitleşmişler ve genel yargıyla alakaları yok. Ben Antalya’dan sonra Isparta’da da yaşadım, oradan İzmir’e geçtim, bir de biz bilgisayar kuşağından değiliz, 1981’liyim ben. Commodore 64 vardı ben büyürken. Bunun dışında bu aslında sosyolojik bir şey. Sadece Türkiye de değil, üçüncü dünya ülkesiysen, dünyanın varoluş tarihinden beri, isimleri değişse de bazı ülkeler diğerlerine yaptırım uyguluyor. Bu bir paket, içinde kültür emperyalizmi de var. Sadece Türkiye de değil, gelişmekte olan her ülkeye kimliğinden rahatsız olma duygusunu vermeye çalışıyorlar.
# Seninle ilgili ‘genç Teoman’ diyenler var.
O bulunduğumuz kulvarla ilgili bir şey. Esasında lirik olarak, insanların gözünden kaçıyor ama, Feridun Düzağaç’a daha yakın benim yaptığım şey ki; ben demo kaydederken bile birisine benzediğini hissedersem hemen siliyorum. Teoman şu anda ya da genelde daha aktif olduğu için... Bir de genelde kendi sözlerini yazan erkek vokal az olduğu için böyle deniyor.
# Bir de s’leri ş gibi söylüyor deniyor.
O telaffuzumla ilgili bir problem.
# Ama konuşurken öyle değil... Müzikal olarak nerede tanımlıyorsun kendini?
Aslında pop ama bu tehlikeli bir kelime Türkiye’de. Pop denince başka şeyler yapılıyor. O yüzden akustik rock daha uygun bir tanımlama.
# Büyürken ne dinlerdin?
Gençken rock dinledim ama pop da dinlerdim. Şimdi triphop da seviyorum da ondan sonra house, trance falan algılayamıyorum. Rockta da alternatif rock’tan sonrası, o bas sesler falan zorluyor artık.
# Gençken dinler miydin?
Metalciydim gençken. Lise sona kadar bayağı normal, kim daha metalci yarışında koşturmaca halindeydim. Oasis’le başladım başka şeyler dinlemeye; bu da güzelmiş ya diye. Ondan sonra o tarafa gittim, döndüm yani. Ortaokulda ilk grubumla daha gitar çalmayı bilmiyoruz, Sepultura çalmaya çalışırdık.
# Aranjöründen memnnun musun?
Memnunum. Bir dahaki albümde yaylılar daha çok kullanılabilir, çello vesaire... Piyano falan kullanabiliriz.
Müslüm Gürses severim
# Yaylılardan çekinmiyorsun yani?
Çekinmiyorum. Kullanıma bağlı bir şey. Yaylı illa arabesk olacak diye bir şey yok. Bir de şu var, dünyada müzikte bir sürü akım oluyor, sonra akım geçiyor, mesela bugün grunge kalmadı, her akımın çok başarılı bir veya iki örneği kalıyor ama Bob Dylan’ın albümü çıkacağı zaman bekleyen bir sürü insan var. Şarkı kalıyor her zaman.
# Türkiye’den kimleri dinliyorsun?
Teoman, Feridun Düzağaç severim, Vega çok severim, Gripin acayip severim.
# Albüme katkıları da oldu değil mi?
Evet. Duman, Mor ve Ötesi severim. Müslüm Gürses de severim. Şimdi tarz değiştirdi diye çok seviliyor ama biz İzmir’deyken de onun birkaç şarkısını çalardık.
# Ama şimdi ona başka şarkılar söyletiliyor, onun şarkılarını sevmek daha farklı bir şey.
Müslüm Gürses şimdilerde daha farklı bir kesimin şarkıcısı da oldu ama her zaman kaliteli bir adamdı, ne oldu ki şimdi yani? Yine o danışma kurulu. Bir kimlik ediniyorsa onun dışına çıkmamalı. Biz de yaşadık bunları ama ortaokulda.
BEN TEKEŞLİYİM
# Türkçe rock yapanlar aşktan söz ettiklerinde genellikle, kadınlara, ‘Sorumluluk alamam’ diyor. Senin parçaların böyle değil.
Benim hayatım da öyle değil zaten. Bir senedir İstanbul’da oturuyorum ama o tür şeylerden uzak duruyorum.
# Şarkılarında acılı, romantik, uzun süren aşklar anlatıyorsun... Senin kuşağında böyle yaşanıyor mu?
Daha az ama yaşanıyor. Aslında müzik tüketenler ortalama 18-19 yaşlarında, o yaşlarda yaşanmasa bile böyle aşklar aranıyor demek.
# Kızlar kendilerine böyle bir şey söylenmesini ümit ediyor değil mi?
Evet, evet, ümit edip alma durumu olabilir.
# Kız arkadaşın var mı?
Yok ama buna kimse inanmıyor.
# Yok, kız arkadaşı olmamak, birine bağlanmak istemiyorum anlamına da gelebiliyor.
Benimki öyle değil, tekeşli biriyim ben.
# Bunu genç kızlara bir müjde olarak yazacağım!
röportaj. Ayşe Düzkan